29 Ocak 2010 Cuma

Fıkra # 2



Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl
belirliyorsunuz?

Doktor:
Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey
veriyoruz.
Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl
boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.

Siz ne yapardınız?

Adam:
OOO ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova
kaşık ve fincandan büyük.

Hayır, der doktor.

Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.. :P

28 Ocak 2010 Perşembe

Vanessa Williams - Save The Best For Last



Çocuk..



Siz inanmasanız da çocuğum ben
hayallerimi yağmalayanlara inat..
Üzerime yüklenen onca yük
hafifler gözlerimi kapatınca..
Kaderin çizdiği tali yolda koşarken
yol alırım gökyüzüne doğru neye koştuğumu bilmem.
Varınca bembeyaz tertemiz kirletilmemişler içine
Anne sıcaklığına hasret yüreğim
bir bulut seçer beni saran kucaklayan.
Usulca yaslarım başımı göğsüne dalarım uykuya
Sonra hiç duymadığım ninnileri duyarım
hiç duymadığım ama çok sevdiğim
hiç bitmesin istediğim
Bir el uzanır o an ardından sert bir ses- UYAN !
O anda düşerim kucağından hayallerimin
çakılırım en şiddetlisinden yere
açarım gözlerimi saklarım hayallerimi
onuda çalmasınlar yağmalamasınlar diye..

27 Ocak 2010 Çarşamba

Pıtırcık # 3


Evim evim güzel evim ne güzelde tütüyor bacası alışamadım işte kardeşim doğalgaza yanımda soba gümbür gümbür ses yapmadıkça ısınamıyorum psikolojik tedavi almam lazım :P bir de şu elektrik direkleri olmasa :( çok çılgın konumdadır bizim ev sol tarafı deniz manzarası sağ tarafı karla kaplı dağ ve tepeler gece gündüz yaz kış manzarasına doyum olmaz :)

içten gelen bir ses *otel mi kardeşim burası reklamını yapıyon :P
manuel ses * yok be paylaşıyorum işte amacımız paylaşım değilmi :)



bizimki yine cilve yapıyor bana çirkiin ilk önce bir şımarma evresi özlüyor herhalde beni 12 saat ayrıyım ya şımarık işte kızlar bir başka düşkün olur derlerdi soru işareti olurdu kafamda ne alaka derdim artık demiyorum :)



sonra başlıyor anlatmaya baba mini mini tutu didibodo :D bişeler bişeler :P anlasam yok yok valla hiç anlamakta istemiyorum böle çok sevimli oluyorlar bazen keşke hep böyle kalsalar diyorum fakat her yaşın bir güzelliği vardır diyerekten es geçiyorum.konuştuğu kelimelerde var tabi memiyoo (vermiyor) ditti (gitti) gibi gibi vs.. :D



ee anlatıp dururken bizimki bizde seyrediyoruz ne güzel konuşuyor diye gülüşürken heeeyt sizle mi uğraşacam diyerek basıyor çığlığı tuta (halk dilinde çukulata oluyor : ) dedik ulan :))) surata bak :D kızdımı da yanına yaklaştırmaz kimseyi pıtırcık :) Allah acılarını göstermesin...




ENRICO MACIAS -Adieu Mon Pays



26 Ocak 2010 Salı

Kardan Kadın..



Kardan adam var da kardan kadın neden yok dedik hemen yaptık.yaptık ama her tarafa rezil olduk millet hep yanlış anladı oysa hiçbirşey göründüğü gibi değildi :))

Dipnot: ya kuzu walla benim hiçbir suçum yok :P hepsi sağdakinin suçu eve girebilir miyim artık :)

Bazen..



Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın...

W.S

25 Ocak 2010 Pazartesi

Bryan Adams-Heaven



gecenin bir yarısı yapılır mı bu bryan :)

Ödül+Mim..






sevgili İ.x.İ.r ödül+mim karışımı ile onurlandırmış beni ödül için kendisine çok çok teşekkürler bakalım neler varmış hmmm 7 ilginç şey yazmam gerekiyormuş hadi hayırlısı diyerek başlıyayım..

1)Yalnızlığı çok seviyorum dünyada tek başıma kalsam canım sıkılmaz herhalde :)
2)Bende manyak bir empati hastalığı var kendimi yerine koymadığım canlı kalmamıştır :P
3)İğneden acayip tırsma durumum vardır hatta ağaçlara çıkacak kadar desem yeridir :P
4)Şans oyunlarında çılgın bir şansım vardır bundan sebep hiç milli piyango bileti almadım zenginlikten mi korkuyorum ne :)
5)Ata çıplak binme hastalığım var tabi binebilecek at bulduğum takdirde (not:kayınpederimde var fakat at demeye bin şahit lazım bence o atma :P..
6)Birine istemeden bir yanlış yaptığımda karşı karşıya gelene kadar köşe bucak kaçarım aciip bir huy işte ne biliim
7)Bu kadar ilginç şeye sahip olduğumu yeni öğrendim :P

yapılması rica edilenler..

*Ödüllendirene teşekkür etmek
*Ödüllendirenin blog linkini yayınlamak
*Ödülün logosunu yayınlamak
*7 yaratıcı blogger yayınlamak (ya sabır :P)
*Ödüllendirdiklerinizi haberdar etmek
*Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazmak..

Allah sabır versin :)))

şimdi sıra geldi ödüllere..

bubenmishim
bilge
serenay
name-i nur
handan'dan
kupakızı
fatma fındık

kulaklarım çınlar gibi oluyor :)) iyiye mi yorsam kötüye mi :P

Muzurcuk #


Bizim muzurcuk kuşak imtihanını geçti ve söz verdiği gibi kuşağı beline taktı hedefimizi milli takım olarak belirledik ve ilk adımı attık bakalım hayırlısı Allah sakatlık,kaza bela vermesin..


19:15 gibi idmanı bitti büyüklerin idmanını izleyelim baba dedi kırmadım izledik fotoğrafı eve dönüşte çektik saat 21:45 kara bulandık beraber sırıl sıklam halde evin yolunu tuttuk :)

Pırlanta…

Adresime gelen bir mail..


Vaktiyle ergin bir meslek erbabı, yıllarca yanında yetiştirdiği çırağını imtihan etmek ister.
Onun eline iri bir pırlanta verip: 'Oğlum' der' Bunu al, önüne gelen esnafa göster,
kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster.
Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.'
Çırak, elinde pırlanta bir bakkal dükkanına girer ve 'Şunu alır mısınız?' diye sorar.
Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; elinde evirir çevirir; sonra:
'Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın' der. Çırak teşekkür edip çıkar.
Bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak bir beş lira vermeye razı olur.
Üçüncü olarak semerciye gider: 'Buna ne verirsiniz?' diye sorar. Semerci şöyle bir bakar,
'Bu...' der 'benim semerlere iyi süs olur. Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.'
Çırak en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu mücevheri görünce yerinden fırlar.
'Bu kadar büyük pırlantayı nereden buldun?' diye hayretle bağırır ve hemen ilave eder.
'Buna kaç lira istiyorsun?'
Çırak sorar: 'Siz ne veriyorsunuz?' 'Ne istiyorsan veririm.' Çırak, 'Hayır veremem.' diye
taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar: 'Ne olur bunu bana sat.
Dükkanımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.' Çırak 'emanet olduğunu, satmaya yetkili
olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini' anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.
Meslek erbabının yanına dönen çırak büyük bir şaşkınlık içinde macerasını anlatır.'Bundan ne anladın?' diye sorar.
Çırağının verdiği cevap çok doğrudur:
“Bir şey, ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir.””
Her zaman değerinizi bilenlerin yanınızda olması dileğiyle...

24 Ocak 2010 Pazar

Bunlar da ilginizi çekebilir :

Related Posts with Thumbnails